20 Aralık 2015 Pazar

AVRUPALI TARİHÇİLERİN İFTİRALARI

   Gerçekten Yıldırım hükümdar olduğu gün, kardeşi Yakup Çelebi boğdurulmuştu.Ancak buhususta, önce Aşıkpaşa-zade tarihinde verilen bir haber, 16. asır tarihçisi Hoca Saadeddin Efendi tarafından şöyle bütünleşmişti: Yakup Çelebi'nin boğduruluşu, Yıldırım'ın emriyle olmamıştır.
   Buna Kosova Meydan Savaşı'nda bulunan "Ümera-yı Devlet ve Erkan" lüzum görmüştür.Devlet ve ordu amirleri, Murad Hüdavendigar zamanındaki Savcı Bey isyanından alınan dersle, saltanat varislerinin çokluğu, mülke ve millet nizamına halele vermesin diye, daha Bayezid babasının vefat ettiği çadıra gelmeden önce, aynı çadırda, Yakup Çelebi'yi şehid eylemişlerdir.Hoca Saadettin Efendi'nin bu malumatı, Yıldırım'ı temize çıkardığı için değil, fakat Osmanlı idaresine hakim düşünceyi meydana koyduğu için mühim ve kıymetlidir.Yazarının tarih görüş ve düşünüşlerindeki inceliği belirtir.Öyle anlaşılır ki, Kosova Meydan Savaşı'nda Yıldırım Bayezid'in kardeşi Yakup Bey'den çok daha iyi savaşarak harbin kazanılmasında oynadığı büyük rol, bir gaza devleti'nin ancak kahraman hükümdarı isteyen ordu ve devlet adamlarını böyle bir tedbire sürüklemiştir.
   Aynı noktaya Avusturyalı tarihçi Hammer de dikkat etmiştir.Hatta Hammer, bu hususta Yıldırım'ı Avrupalı tarihçilerin iftirasında korumak lüzumunu duymuştur.Hammer: "Osmanlı padişahlarının vahşiliğini mübalağa etmekten haz duyan Avrupa tarihçileri zalim Bayezid'in yedi kardeşini birden idam ettiğini yazarlar.Bayezid'in yalnız iki kardeşi olduğu ve tahta çıktığı zaman bunlardan ancak bir tanesi hayatta bulunduğu için, bu rivayet açık bir iftiradır."der.

Not:Yazılarım alıntı değildir bizzat sizin için hazırlıyorum.


Yazar: İsmail Şahin

MİLLETİN HUZURU İÇİN

Görülüyor ki , Osmanlı imparatorluğu'nun o tarihlerdeki siyasi ve coğrafi durumu, memleket dahilinde çıkacak saltanat kavgalarını, sadece bir iç mesele halinde bırakamazdı.Her biri padişah olmaya namzet(aday) şehzadeler, komşu beylikler ve düşan devletler tarafından ayırtılıp askeri yardımla desteklenince kendi vatanları için heran büyük tehlike olabilirlerdi.Yabancı devletler, bilhassa Osmanlı devletini zayıf düşürüpde yıkmak isteyenler, heran, böyle fırsat kolluyorlardı.Şu halde devletin ve milletin selameti, padişah'ın rakipsiz kalmasındaydı.Vatanda ve çevrede böyle misaller uzayıp giderken Osmanlı sultanlarına düşen siyaset, yurdu ve milleti bu tür tehlikerden uzak tutmaktı.
    Devlet kudretini ve yurt bütünlüğünü sarsarak milleti bölünmelere ayırıp birbirine kırdıracak; bir ve ya birkaç şehzade yerine, yüzlerce binlerce masum kanı dökecek ve sonunda devletinde yıkılmasına sebep olacak bir problemi kökünden halletmek gerekirdi ki Osmanlı sultanları işte bunu yaptılar.
   Yukarıda hangi terbiyede ve hangi ruhta bir hükümdar olduğunu belirttiğimiz Sultan Murat Hüdavendigar gibi, Fatih Sultan Mehmet gibi, her şeyden ve herkesten çok insan olan padişahları böyle tedbirlere sevk eden endişe, kendi saltanat hevesleri değil fakat millet ve devletlerinin huzur ve emniyetiydi.Nitekim Yıldırım Bayezid'in ölümüyle doğan kardeş kavgaları, eğer Bizans ve diğer komşular o sırada çok güçlü durumlarda olmasaydılar Osmanlı devletini daha ilk asrında tarihten silebilirlerdi.


Not:Yazılarım alıntı değildir bizzat sizin için hazırlıyorum.

Yazar: İsmail Şahin

14 Aralık 2015 Pazartesi

NİÇİN ÖLDÜRÜRLERDİ?

Osmanlı imparatorluk ailesi, daha Murad Hüdavendigar'dan başlayarak devleti tek elden idare siyaseti gütmüştü.Çok büyük tarihi ve siyasi zorlamalar, tahta çıkan her hükümdara saltanat rakiplerini ortadan kaldırmak gibi ağır vazife yüklemişti.Bu hazin mecburiyet, hükümdarları, ister istemez, kendi öz kardeşlerine kıymak durumunda bırakıyordu.
   Bunun nasıl ve ne büyük bir fedakarlık olduğunu düşünmek istemeyen mühim bir kısım Batılı tarihçiler , hadiseyi, Osmanlı'lar aleyhinde bir zulüm ve vahşet tablosu şeklinde gösterirler.Halbuki bu hareket, Osmanlı imparatorluğu'nun kuruluş, tutunuş, ve yükselişindeki hükümet hikmetleri arasındadır.
   Yıllardan beri, halkımızın tarih sevgisini istismar heveslisi bir kısım Türk yazarları da bu hadiseyi yine onların aleyhinde kullanıyorlar.Kendi tarihlerini, yerli yersiz hükümlerle bir zulüm ve vahşet şeridi halinde gösterenlerin düşünceleri tenkide değer mi? Bizde bu Osmanlı düşmanlığı ve ecdad aleyhtarlığı, hangi köklerden ve hangi aşağılık duygusundan geliyor? Mevzumuz bu değildir.
   Fakat bugün hala, bir kısım kitap, gazete ve dergilerde "Osmanlı Sarayı'nda Kafa Ezme Töreni" yahut "Mezarından Çıkarılarak Kafası Kesilen Şehzade" gibi başlıklarla afişe edilen bu türlü davranışları doğru bulmuyoruz.
   Biz, burada İlk Osmanlı sultanlarının devlet ve milletlerinin selameti uğruna kendi kardeşlerini, hatta evlatlarını öldürmek zorunda kalışlarındaki sebepler üzerinde duracağız.
   Tarih hadiselerinin kendi çağları ve kendi şartları içinde değil de, günümüzün sosyal modalarına ve moda zihniyetlere göre mütalaa yanlışlığı, bizde tarih araştırma ve yazılarına içinden çıkılmaz bir karışıklık vermiştir.
   Halbuki 14. asırda Ahmedi ve 15. asırda Aşıkpaşa-zade gibi ilk Osmanlı kronik yazarları, bu vakaların sebeplerini pekala belirtmişlerdir.Ahmedi'nin manzum Osmanlı Vekaayinamesi incelenmeden evvel, kardeş öldürme macerasının Yıldırım Bayezid'in tahta çıkmasıyla başladığı sanılırdı.Aşıkpaşa-zade'den başlayarak eski, yeni Osmanlı tarihleri ve Hammer gibi, Avrupalı tarihçiler aynı bilgi ve fikirdeydiler.Bu elemli anane, Yıldırım'la başlayınca, Yıldırım'ın, tarihe hiddetli ve şiddetli bir hükümdar çehresiyle aksedişi yüzünden, kardeş idamlarının bir zulüm ve vahşet tablosu gibi gösterilmesi daha kolay oluyordu.

Not: Yazılarım alıntı değildir bizzat sizin için hazırlıyorum.

Yazar: İsmail Şahin

13 Aralık 2015 Pazar

PEYGAMBERİMİZİN HIRKASI HIRKA-İ SAADET DAİRESİ

Hırka-i Saadet Dairesi Topkapı Sarayı'nın içinde bulunan bir bölümdür.Dört odası vardır.Bu odalardan üçü ziyaretçilere açık biri ise sadece Hacet penceresinden seyredilmektedir.
    Peygamberimiz Aleyhisselam'ın İstanbul'da bulunan iki hırkasından biri bu odada bulunmaktadır ve altın yaldızlı bir gümüş şebekenin ortasında bulunan som altından yapılmış bir sandığın içinde 40 kat bohçaya sarılmış olarak bulunur.Duvarda bulunan Kelime-i Şehadet yazısını 3.Ahmed yazmıştır.Peygamberimizin hanımlarına ait eşya ise dolapların içindedir.Ayrıca bir sandık daha vardır ki, onun içinde Peygamberimizin mübarek sancakları muhafaza edilmektedir.Ayrıca bu dairede peygamberimizin iki kılıcı vardır.Hazreti Fatıma validemizin seccadeleri, Peygamberimizin ayak izi, sakal-ı şerifleri,bir mektubu, İmam-ı Azam Hazretleri'nin cübbesi, Hazreti Ali Efendimizin yazdığı söylenilen bir Kuran- Kerim, İslam büyüklerinin kılıçları Kabe'ye ait birçok kıymetli eşya ve yine bu dairede bulunmaktadır.Bu dairede 25 Temmuz 1518 senesinden 3 Mart 1924 senesine kadar 405 yıl 7 ay 9 gün hiç ara verilmeden Kuran okunmuştur.3 Mart 1924'den 31 Ağustos 1962'ye kadar kapalı kalmıştır.

TOPKAPI SARAYI

1465 senesinde Fatih Sultan Mehmed zamanında inşaatına başlanan Topkapı Sarayı 1478 senesinde tamamlandı.Önceleri ismi "Saray-ı Cedid-i Amire" idi.Hal ise önünde toplar bulunduğu için "Topkapı Sarayı" dendi.Bu sarayda hemen her padişahın bir ilavesi olmuştur.En büyük ilaveyi ve Kanuni yapmıştır.
     Topkapı Sarayı beş kilometrelik bir surla çevrilidir.Saraya girmeyi sağlayan il kapıya "Bab-ı Humayun" İkinci kapıya "Babüsselam" üçüncü kapıyada "Babüssade" denirdi.Halk birinci kapıdan rahatça geçer ve birinci avluyu hürmette kusur etmeden gezebilirdi.İkinci kapıdan içeri girmek izne tabi idi.
     Bugün müze olarak kullanılan bu muhteşem tarihi saray, 700 dönüm arazi üzerinde kurulmuş olup, en  kalabalık olduğu devirlerde 40.000 kişi hayat sürmüştür.



Not:Yazılarım alıntı değildir bizzat kendim sizler için hazırlıyorum.

Yazar: İsmail Şahin

I.MURAD'IN TAHT'A GEÇMESİ ÜZERİNE

      Orhan Gazi 1362'de ölünce yerine oğlu 1. Murad geçti.Ankara ahileri(esnaf dayanışma teşkilatı) şehire hakim oldular.1. Murad hemen Ankara üzerine yürüdü ve şehri geri aldı.(1363) sonra Çorlu ve Lüleburgaz'ı ele geçirdi.Kumandanlarından Evranos Bey ve Hacı İlbeyi de Malkara, Keşan, İpsala, Dedeağaç ve Dimatoka'yı Osmanlı topraklarına kattılar.Lala Şahin Paşa da Edirne'yi aldı.Filibe ve Gümülcine de Osmanlılar'ın eline geçti.Bunu üzerine Haçlılar Edirne'ye yürüdüler.Fakat Hacı  İlbey'i Haçlıları perişan etti.Sonra Kızılağaç, Yanbolu, Bulgar Kralı, Samakov, Aydos, Karnabat, Sozapol ve Hayrabolu alındı.Bulgar Kralı, Osmanlı himayesine girdi.Kız kardeşi Prenses Marya'Murad'a verdi.
      Çirmen'de Sırplar yenilgiye uğratılınca (1371), Sırp despotu Osmanlılar'a bağlandı ve yılda 50 okka gümüşle, savaşlarda yardımcı asker vermeyi kabul etti.(1381) 1. Murad sonra Bursa'ya döndü.Oğlu Beyazıd'ı, Süleyman Şah'ın kızıyla evlendirdi.Kütahya, Tavşanlı, Simav ve Emet gelinin çeyizi olarak Osmanlılar'a verildi.Akşehir, Yalvaç, Yenişehir, Karaağaç ve Eğridir Hamidoğlu Hüseyin Bey'den satın alındı.1385'de Timurtaş Paşa, İştip Manastır ve  Ohri'yi ele geçirdi.Bulgaristan'da Sofya Niş Osmanlı hakimiyetine geçti.Sırp Kralı ve Bosna Kralı, Hırvat ve Arnavut Prensleri, Osmanlılar'a karşı bileşti ve 30.000 kişilik bir kuvvetle, Timurtaş Paşa'yı Ploşnik'te yendiler.
      Bundan yararlanmak  isteyen Avrupalı'lar, Haçlı birliği kurdular.1. Murad, daha Haçlılar birleşmeden Ali Paşa ile Bulgar Kralı'nı ve Dobruca Prensi'nin kuvvetlerini yenerek onların Haçlılar'la birleşmesini önledi.(1388) Sonra 1. Murad Rumeli'ye geçti ve iki ordu Kosova'da karşılaştı.Haçlılar yenildi.Savaştan sonra 1. Murad bir Sırplı tarafından şehit edildi.(1389) yerine oğlu Beyazıd geçti.    



Not:Yazılarım alıntı değildir bizzat kendim sizler için hazırlıyorum.

Yazar: İsmail Şahin

12 Aralık 2015 Cumartesi

MUHTASAR OSMANLI TARİHİ

MUHTASAR OSMANLI TARİHİ

    Bazı tarihçilere göre OSMANLI DEVLETİNİN kurucusu Osman Bey'in babası Ertuğrul Gazi, onun babası Gündüz Alp (ve ya Süleyman Şah) onun babası Kaya Alp, Onun babası Gündüz Alp'tir.Bu soylu aile Oğus Türkleri'nin 24 boyunun en soylusu olan Kayı aşiretinin reisi olarak bulunuyordu.
    Osman Bey'in babası Ertuğrul Gazi, Selçuklu Sultanı Sultan Alaaddin tarafından Bizans sınırına bir uç beyi olarak tayin edilmişti.Ertuğrul Gazi'ye yurt olarak verilen yer bugünkü Bursa,Kütahya ve Bilecik vilayetlerinin sınırlarının birleştirdiği yerdir.Sonradan Söğüt kasabası Bizans'tan alınarak merkez yapılmıştır.Selçuklu Devleti'nde Uç Beyliklerinin vazifesi devleetin sınırını korumak ve Hristiyanlara karşı cihat etmekti.

Ertuğrul Bey 1281 senesinde vefat etti.Yerine çok üstün kabiliyetlerinden dolayı ailenin en küçük oğlu olmasına rağmen ittifakla Osman Bey seçildi ve Uç beyi oldu.

      Osman Bey üstün siyaset ve savaş kabiliyeti ile komşuları bulunan Bizans tekfurları(hristiyan hükümdarları) ile zaman zaman dostluk kurdu, bazen de savaştı.Kısa zamanda Bizans'tan büyük topraklar elde etti.
      Bursa ve İznik tekfurları(hristiyan hükümdarları), Yarhisar ve Karacahisar tekfurları(hristiyan hükümdarları) ile birlik kurdu.Bunu üzerine Osman Bey, İznik üstüne yürüdü.Karacahisar'ı ele geçirdi.Kalenin kilisesi camiye çevrilerek Osman Bey adına hutbe okundu ve kadı tayini yapıldı.Osman Bey Bilecik ve Yarhisar kalelerini aldı(1299) Yarhisar tekfurunun kızı Nilüfer'le Oğlu Orhan Bey'i evlendirdi.

Birinci Murad ile Süleyman Paşa bu evlilikten dünya'ya geldiler.Osman Bey 1299'da bağımsızlığını ilan etti.Gazilere tımarlar verdi.Kalelere subaşı, dizdar ve kadı tayin etti.

    1301'de Yenişehir ile Yundhisar'ı aaldı ve Yenişehir'i merkez yaptı.Bundan sonra Yenişehir çevresindeki köy kasabalarını alan Osman Bey, 1303'de İznik'i kuşattı.Bursa tekfurunun(hristiyan hükümdarları)topladığı birliği dağıttı.Sonra bu şehri aldı(1326) Osman Bey, Bursa'nın fethinden sonra aynı senede vefat etti.
      Osman Bey'den sonra yerine Oğlu Orhan Bey geçti.Orhan Bey'de fetihlere devam etti.Bizanslılardan İznik ve İzmit'i aldı.İznik kuşatması sırasında kalenin yardımına gelen Bizans ordusu yenildi ve Karesi Beyliği, Osmanlılar'ın eline geçti.Bizans imparatoru olmak isteyen Kantakuzenos'a yardım gönderildi.Sonra sırası ile Çimbi Kalesi, Gelibolu, Bolayır, Malkara, Çorlu ve Tekirdağ ele geçirildi.Ankara ahilerden alındı.Osmanlı Devleti'nde para ilk defa bu devirde basıldı.


Osman Bey'in Kayınpederi Şeyh Edebali Hazretlerinin türbesi(Bilecik)

 Osman Bey'in türbesinin iç görünüşü(Bursa
           

Not:Yazılarım alıntı değildir bizzat kendim sizler için hazırlıyorum.

Yazar: İsmail Şahin

OSMANLI SECERESİ